Vücuttaki üre, kreatinin ve ürik asit gibi maddelerin idrar ile dışarı atılmasını sağlamak böbreklerin görevidir. Böbrekler fonksiyonlarını yitirdiklerinde bu zararlı artıklar kanda birikir ve böbreklerle birlikte pek çok organ da görevlerini yapamaz hâle gelir. Bu hastalığa “kronik böbrek hastalığı” denir.
14 Mart Dünya Böbrek Günü kapsamında hastanemiz giriş katında stand açılarak Hemşire Merve YILMAZ tarafından konu ile ilgili bilgilendirme çalışmaları yapıldı. Bilgilendirici el broşürleri dağıtıldı.
14 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle Diyaliz Ünitesi Sorumlu Hekimimiz Kardelen SARIÇİÇEK böbrek sağlığı hakkında yaptığı yazılı açıklamada önemli bilgilere yer verdi.
Kronik böbrek hastalığı”nın ortaya çıkmasında en önemli sebeplerin, şeker hastalığının giderek yaygınlaşması, beslenme alışkanlıklarının değişmesine bağlı olarak giderek daha kilolu bir toplum hâline gelmemizdir. Dünyada en çok tuz tüketen ülkelerden biriyiz. Buna bağlı ülkemizde yüksek tansiyon görülme sıklığı da çok fazla. Bütün bunlar “kronik böbrek yetersizliği”nin önemli sebepleri arasında yer alıyor.”
“Kronik böbrek hastalığı”nın çok sinsi bir hastalık olduğunu belirten Dr. Kardelen SARIÇİÇEK “Hastalığı ancak küçük bir grup hastada başlangıçta fark etmek mümkün olabilir.” dedi. Hastalığın fark edilmesindeki önemli belirtilerin, “idrardan kan gelmesi, baş ağrısı, taş düşürme” olduğunu ifade etti. Hastalığın sürekli ilerleme meylinde olduğuna da değinen
Dr. Kardelen SARIÇİÇEK “Hastalar belirtileri fark edip hekim karşısına geldiklerinde yapacak çok fazla şey kalmamış olabilir. Bu nedenle erken dönemde tanı koyup hastalığı tedavi edebilmek amacıyla, insanların idrar tahlili, kan tahlili gibi periyodik kontrollerini aksatmamaları gerekiyor.” diyerek sağlık kontrollerinin önemine vurgu yaptı.
Dr. Kardelen SARIÇİÇEK tedavi edilmemesi durumunda, hastaların bir bölümünde hastalığın “kronik böbrek yetersizliği” denilen son aşamaya kadar gelebileceğini ve hastanın ancak diyaliz ya da böbrek nakliyle hayatta tutulabileceğini söyledi. Gündelik hayatta sıklıkla kullanılan ağrı kesici, romatizma ilacı, antibiyotik gibi ilaçların böbrekte bazı durumlarda geçici bazen de kalıcı hasarlara yol açabileceğinin altını çizdi.Bu nedenle hekimin bilgisi dışında ilaç kullanmamak gerek. Bu ilaçları kullananların da belli aralıklarla kontrollerini yaptırmış olmalarında fayda var ki erken dönemde o ilaç kesilebilsin veya hastalığın başka bir şekilde tedavi edilmesine gayret edilebilsin.” dedi.
Hastalığın önüne geçebilmek için yapılması gerekenlerden bahseden Dr. Kardelen SARIÇİÇEK risk grubunda ilk sıralarda yer alan şeker hastalarının diyetlerine çok dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Ayrıca obeziteyi önlemek için yapılan diyetlerin de önemini vurgulayan, Dr. Kardelen SARIÇİÇEK sözlerini şöyle sürdürdü: “Hipertansiyona bağlı böbrek hastalığını önlemek için yemeklerin tuzsuz yenmesi lazım diyerek açıklamasına son verdi.